DEVAM: 107. (EŞLER ARASINQA) KISKANÇLIK
حدثنا محمود:
حدثنا أبو
أسامة: حدثنا
هشام قال: أخبرني
أبي، عن أسماء
بنت أبي بكر
رضي الله عنهما
قالت:
تزوجني
الزبير، وما
له في الأرض
من مال ولا مملوك،
ولا شي غير
ناضح وغير
فرسه، فكنت
أعلف فرسه
وأستقي
الماء، وأخرز
غربه وأعجن،
ولم أكن أحسن
أخبز، وكان
يخبز جارات لي
من الأنصار،
وكن نسوة صدق،
وكنت أنقل
النوى من أرض
الزبير التي
أقطعه رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
رأسي، وهي مني
على ثلثي
فرسخ، فجئت
يوما والنوى
على رأسي،
فلقيت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ومعه نفر من
الأنصار، فدعاني
ثم قال: (إخ إخ).
ليحملني
خلفه، قاستحييت
أن أسير مع
الرجال،
وذكرت الزبير
وغيرته وكان
أغير الناس،
فعرف رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أني
قد استحييت
فمضى، فجئت
الزبير فقلت:
لقيني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم وعلى
رأسي النوى،
ومعه نفر من
أصحابه،
فأناخ لأركب،
فاستحييت منه
وعرفت غيرتك،
فقال: والله
لحملك النوى
كان أشد علي
من ركوبك معه،
قالت: حتى
أرسل إلي أبو
بكر بعد ذلك
خادم يكفيني
سياسة الفرس،
فكأنما
أعتقني.
[-5224-] Ebu Bekr'in kızı Esma R.A.a'dan, dedi ki: "ez-Zubeyr benimle
evlendiğinde yeryüzünde mal namına, köle namına hiçbir şeyi yoktu. Su çeken bir
devesi ile atı dışında hiçbir şeye sahip değildi. Bundan dolayı atının yemini ben
koyar, suyu ben çekerdim. Su kovasını ben onarıp dikerdim, hamuru ben
yoğururdum. Ancak güzel ekmek pişiremezdim. Ensardan bazı hanım komşularım
benim ekmeğimi pişirirdi. Bunlar oldukça sadakatli kadınlardı. Rasulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ez-Zubeyr'e ikta' olarak verdiği araziden hurma
çekirdeğini başımın üzerinde taşırdım. Bu arazi evimden üçte iki fersahlık
mesafede idi. Bir gün hurma çekirdekleri başımın üzerinde olduğu halde
geliyordum. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile karşılaştım. Beraberinde
ensardan da birkaç kişi vardı. Beni çağırdı. Sonra da beni arkasına, terkisine
bindirmek için (devesini çöktürmek amacıyla) "ıh ıh" dedi. Ancak ben
erkeklerle beraber yürümekten utandım. Ayrıca ez-Zubeyr'i ve onun kıskançlığını
da hatırladım. -ez-Zubeyr insanların en kıskancı idi- Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem benim utandığımı anladığından yoluna devam etti.
Zübeyr'e gelerek: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni
gördü. Hurma çekirdeklerini başımın üzerine koymuş taşıyordum. Beraberinde de
ashabından birkaç kişi vardı. Arkasına bineyim diye devesini çöktürdü, ben de
ondan utandım ve senin kıskançlığını da hatırladım, dedim.
Zübeyr bana şu cevabı verdi: Allah'a yemin ederim, senin hurma
çekirdeklerini taşıman, onunla beraber binmenden bana daha ağır gelir.
Esma dedi ki: (Bu halim) sonunda Ebu Bekr bana atın bakımını
üstlenen bir hizmetçi gönderinceye kadar sürdü. Onu göndermekle sanki beni
kölelikten kurtarmış oldu."
حدثنا علي:
حدثنا ابن
علية، عن
حميد، عن أنس
قال: كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم عند بعض
نسائه،
فأرسلت إحدى
أمهات
المؤمنين
بصحفة فيها طعام،
فضربت التي
النبي صلى
الله عليه
وسلم في بيتها
يد الخادم،
فسقطت الصحفة
فانفلقت،
فجمع النبي
صلى الله عليه
وسلم فلق
الصفحة ثم جعل
يجمع فيها
الطعام الذي
كان في
الصحفة،
ويقول: (غارت
أمكم) ثم حبس
لخادم حتى أتي
بصحفة من عند
التي هو في
بيتها، فدفع الصحفة
الصحيحة إلى
التي كسرت
صحفتها، وأ
مسك المكسورة
في بيت التي
كسرت.
[-5225-] Enes r.a.'den, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem,
hanımlarından birisinin yanında idi. mu'minlerin annelerinden birisi, içinde
yemek bulunan bir tabak gönderdi. Nebiin evinde bulunduğu o kadın (Aişe)
hizmetçinin eline vurdu. Kap düştü ve ikiye ayrıldı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem kabın parçalarını bir araya getirdi, daha sonra kapta bulunan yemeği
tekrar ona toplamaya koyuldu. Bu arada da: Anneniz gayrete geldi (kıskandı)
diyordu.
Daha sonra hizmetçiyi, evinde bulunduğu hanımı nezdinden bir kap
getirilinceye kadar alıkoydu. Sağlam kabı, kabı kırılan hanımına gönderdi,
kırık olan kabı da evinde kırıldığı hanımı için alıkoydu."
حدثنا محمد
بن أبي بكر
المقدمي:
حدثنا معتمر، عن
عبيد الله، عن
محمد بن
المنكدر، عن
جابر بن عبد
الله رضي الله
عنهما، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(دخلت
الجنة، أو
أوتيت الجنة،
فأبصرت قصرا،
فقلت: لمن
هذا؟ قالوا:
لعمر بن
الخطاب،
فأردت أن
أدخله، فلم
يمنعني إلا
علمي بغيرتك).
قال عمر بن
الخطاب: يا
رسول الله،
بأبي أنت وأمي
يا نبي الله،
أوعليك أغار؟!.
[-5226-] Cabir İbn Abdullah r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem şöyle buyurdu:
"Ben cennete girdim -yahut cennete gittim-, bir köşk gördüm.
Bu kimindir, diye sordum, Ömer İbn el-Hattab'ındır, dediler. İçine girmek
istedim; ama (Ey Ömer) senin bildiğim gayretin (kıskançlığın) dışında hiçbir
şey beni içine girmekten alıkoymadı.
Ömer İbn el-Hattab dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü, babam, anam sana
feda olsun, ey Allah'ın nebisi, ben seni mi kıskanacağım, dedi."
حدثنا عبدان:
أخبرنا عبد
الله، عن
يونس، عن
الزهري قال:
أخبرني ابن المسيب،
عن أبي هريرة
قال:
بينما
نحن عند رسول
الله صلى الله
عليه وسلم جلوس،
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(بينما أنا
نائم رأيتني
في الجنة،
فإذا امرأة
تتوضأ إلى
جانب القصر،
فقلت: لمن
هذا؟ قالوا:
هذا لعمر،
فذكرت غيرته،
فوليت مدبرا)
فبكى عمر وهو
في المجلس ثم
قال: أو عليك
يا رسول الله
أغار؟!.
[-5227-] Ebu Hureyre r.a.'den, dedi ki: "Rasuluilah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'in huzurunda oturduğumuz bir sırada Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurdu:
Ben uyurken rüyamda kendimi cennette gördüm. Bir köşkün yanında
abdest alan bir kadın görüverdim. Bu köşk kimindir, dedim. (Melek): Bu
Ömer'indir, dedi. Ben de onun kıskançlığını hatırlayınca, arkamı dönüp gittim.
O sırada mecliste bulunan Ömer ağladı ve sonra: Ben seni mi seni
kıska nacağım, ey Allah'ın Rasulü, dedi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"(Eşler arasında) kıskançlık." İyad ve başkaları der ki: Bu lafız (gayret)
özelolarak sahip olunan hususlarda ortak çıkılması sebebiyle kalbin değişmesi
ve gazabın harekete geçmesinden türemiştir. Bunun en ileri derecesi de eşler
arasında görülendir. Söz konusu bu hal, insanoğulları ile ilgilidir.
Yüce Allah hakkında bunun kullanılması ile ilgili olarak el-Hattabı
şöyle demektedir: Bu hususta yapılacak en güzel açıklama, Ebu Hureyre yoluyla
gelen hadiste var olan açıklamadır. Kastettiği de bu başlıkta zikredilen ve:
"Allah'ın gayreti (kıskanması) ise mu'minin Allah'ın kendisine haram
kılmış olduğu şeyi yapmasıdır" buyruğu ile getirilen açıklamadır.
"Eni ile değil, keskin tarafıyla" lafzıyla kılıcın
enli tarafını kastetmektedir. Yani onun enli tarafı ile değil, keskin tarafıyla
onu vururum, demek istemiştir. Kılıcın keskin tarafı ile vuran bir kimse, ölclürme
kastıyla vurur. Oysa enli tarafıyla vuran kimse böyle değildir. O tedib maksadı
ile vurur.
"Nihayet Ebu Bekir bana atın bakımını benim yerime
üstlenecek bir hizmetçi gönderdi. Sanki beni kölelikten azad etmiş oldu."
Hadisten Çıkartılan Son\Jçlar
1- Bu kıssa, kadının kocasının gerek duyacağı bütün işleri
yerine getirmesi gerektiğine delil olarak gösterilmiştfr. Ebu Sevr de bu
kanaattedir. Diğerleri ise bu olayı onun bu işleri kendiliğinden, görevi
olmadığı halde yaptığı ve onun bunu yapmakla yükümlü olmadığı şeklinde
yorumlamışlardır. el-Mühelleb ve başkaları buna işaret etmiştir. Görüldüğü
kadarıyla bu ve benzeri olaylar daha önce geçtiği gibi zaruret halinde söz
konusu olmuştur. Dolayısıyla onların durumlarına benzer bir durumda olmayan
kimseler hakkında aynı hüküm söz konusu olmaz. Alemlerin hanımlarının efendisi
Fatıma el değirmeninden ötürü ellerindeki rahatsızlığı ve çektiği sıkıntıları
şikayet edip babasından bir hizmetçi isteyince ona bundan daha hayırlı olan bir
yol gösterdiğine dair rivayet geçmiş bulunmaktadır. Daha hayırlı olan bu iş ise
yüce Allah'ı zikretmektir.
Tercih noktasında ağırlık kazanan görüş ise bu hususta meselenin
yaşanılan beldenin adetlerine göre yorumlanacağıdır. Çünkü ülkeler bu hususta
birbirinden farklıdır.
2- el-Mühelleb dedi ki: Yine bu hadisten anlaşıldığına göre
soylu bir kadın eğer yapmakla yükümlü olmadığı herhangi bir hizmeti kocasına
kendiliğinden yapacak olursa baba da, yönetici de buna karşı çıkamaz. Ancak, bu
görüşünü bu tür işleri kendiliğinden ve görevi olmadan yapmış olması şeklindeki
ilkesine söylediği gerekçesiyle ona itiraz edilmiştir. Çünkü onun aksi kanaatte
olanların meseleyi tam tersine çevirerek şöyle demek hakları da vardır: Şayet
bu gibi işleriyapmak yükümlülüğü bulunmasaydı, mesela kızının bu tür ağır
işleri yapması kendisine de, kızına da ağır geldiğini gören babası buna karşı
sessiz durmazdı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Ebu Bekir es-Sıddik'ın
nezdindeki üstün değerine rağmen böyle bir uygulamaya itiraz etmeden durmazdı.
3- el-Mühelleb dedi ki: Koca, hanımının zor hizmetleri ifa
ettiğinden ötürü gayrete gelebilir, bundan dolayı bunu kendisine
yedirmeyebilir. Özellikle de hanımı belli bir konumda ise ...
4- Bu hadiste Esma'nın, ez-Zubeyr'in, Ebu Bekr'in ve ensar
hanımlarının övülmeye değer olduklarını gösteren bir menkıbeleri yer
almaktadır.
"Anneniz kıskandı." Burada anneden kasıt, tabağı
kırandır. O da mu'minlerin annelerinden birisidir.
Hadisten Çıkarılan Sonuçlar
1 - Hadiste kıskanan bir kadının yaptıkları dolayısıyla sorumlu
tutulmayacağına bir işafet vardır. Çünkü böyle bir durumda kıskançlığın
harekete getirdiği ileri derecedeki kızgınlıktan ötürü aklı perdelenmiş olur.
Ebu Ya'la beis olmayan bir sened ile Aişe'den merfu olarak:
"Aşırı kıskanç bir kadın vadinin alt tarafı neresi, üstü neresi
göremez" hadisini rivayet etmiş bulunmaktadır.
2- "Abdest alan bir kadın gördüm." ed-Davudi bu hadisi
şuna delil göstermiştir: Cennette huri kadınlar abdest alır, namaz kılarlar.
Derim ki: Cennette ibadet mükellefiyetinin bulunmaması,
kullardan herhangi bir kimsenin kendi isteğiyle dilediği ibadet türlerinden
herhangi birisini yapmamasını gerektirmez.
3- Daha sonra İbn Battal şunları söylemektedir: Hadisten
anlaşıldığına göre bir arkadaşının bir huyundan haberdar olup onu bilen bir
kimsenin, onun (bu huyu dolayısıyla) kızmasına sebep olacak herhangi bir işi
yapmaya kalkış ma ması gerekir.
4- Salah ifade eden bir vasfa sahip olduğu bilinen bir kimsenin
buna aykırı bir hali görülecek olursa gereken şekilde ona tepki gösterilir.
5- Cennet şu anda vardır, huriler de aynı şekilde mevcuttur.
Buna dair gerekli açıklamalar Bed'u'I-Halk bahsinde geçmiş
bulunmaktadır.
Hadisten çıkartılabilecek diğer sonuçlar ise Ömer radıyalliihu
anh'ın Menktbeleri bölümünde geçmiş bulunmaktadır.